Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Sağlık, endüstri, ulaştırma, haberleşme, uzay teknolojileri gibi ileri teknoloji alanlarda söz sahibi olmak, teknolojide üretim üssü olmak istiyorsak nükleer enerjiyi Türkiye’ye getirmek zorundayız. Hatta geç kaldık bile diyebiliriz” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, İstanbul’da düzenlenen ’Temiz Enerjinin Geleceği: Nükleerin Rolü’ konulu toplantıya katıldı. Bakan Dönmez, nükleer enerjinin Türkiye için önemine değinirken, bu konuda geç bile kaldıklarını vurguladı. Ayrıca Bakan Dönmez nükleer enerji konusunda çıkan bilgilerin çarpıtılarak kamuoyuna servis edildiğini belirtti. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol’da nükleer enerjinin maliyetlerine değinirken, iklim değişikliği üzerinde olumlu etki yaptığına vurgu yaptı.
“İleri teknoloji alanlarda söz sahibi olmak için nükleer enerjiyi Türkiye’ye getirmek zorundayız”
Nükleer enerjini önemine değinen Bakan Dönmez, “Türkiye’nin nükleer hikâyesi son yarım yüzyılda büyük bir sürüncemeyle geçti. Akkuyu’nun yer lisansı 1976’da verilmesine rağmen, santral için yapılan 4 ihale farklı nedenlerle iptal edildi. Çeşitli sebepler yüzünden Türkiye’nin nükleer yolculuğu sürekli akamete uğradı. Burada Cumhurbaşkanımızın güçlü iradesi olmasaydı nükleer enerji Türkiye için belki hala bir hayal olmaya devam edecekti. Bizim tek bir gayemiz var. Bilimde, sanayide, teknolojide, eğitimde, istisnasız her alanda muasır medeniyetler seviyesine çıkmak, Türkiye’nin varlığını ve gücünü her platformda daha fazla hissettirmek. Bu gücün sağlanmasında nükleer enerjiye büyük ihtiyacımız var. Çünkü nükleer enerjiyi sadece elektrik üretimi olarak görmüyoruz. Sağlık, endüstri, ulaştırma, haberleşme, uzay teknolojileri gibi ileri teknoloji alanlarda söz sahibi olmak, teknolojide üretim üssü olmak istiyorsak nükleer enerjiyi Türkiye’ye getirmek zorundayız. Hatta geç kaldık bile diyebiliriz” dedi.
“Yalan yanlış bilgilerle çarpıtılarak kamuoyuna servis ediliyor”
Bakan Dönmez, sözlerine şöyle devam etti: “Bir şeyin adını doğru koymamız gerekiyor. Türkiye’de ne yazık ki bu ülkenin çıkarını ilgilendiren pek çok konu magazinleştirilerek popüler kültüre kurban ediliyor. İçi boşaltılıyor, değersizleştiriliyor. Nükleer teknoloji gibi Türkiye’yi teknoloji anlamında bir üst lige çıkaracak bir yatırım, konu hakkında bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanlar yüzünden sürekli yalan yanlış bilgilerle çarpıtılarak kamuoyuna servis ediliyor. Şimdi bir düşünelim. Böylesine, ülkenin geleceğini ilgilendiren stratejik bir konuyu birilerinin algı operasyonlarına, manipülasyonlarına ya da karalama kampanyalarına mı kurban edeceğiz yoksa bilimin, gerçeklerin ışığında yolumuza devam mı edeceğiz? Biz tabi ki gerçeklerin, bilimin yanında olacağız her zaman. Buradan da bir çağrıda bulunmak istiyorum. Nükleer teknoloji hakkında yorum yapan insanların kulaktan dolma, çağ dışı, bilimsel gerçeklerden tümüyle kopuk bilgilerine lütfen kulak asmayın. Bu konuyu ajite ederek, konuyu özünden, bağlamından, gerçekliğinden kopararak sunan, birilerinin çıkarlarına alet olan ya da hizmet eden yayın ve yorumlara lütfen itibar etmeyin. Konuyu ideolojik düzlemde değil bilimsel düzlemde tartışmak zorundayız. Çünkü bilim tek gerçektir”.
“2030 yılına kadar elektrik talebimiz bugünkünün yaklaşık 2 katı artacak”
Türkiye’nin enerji ihtiyacına dikkat çeken Bakan Dönmez, “Nükleer enerji büyüyen Türkiye’nin de artan enerji talebinin karşılanmasında önemli bir yük alacak. 2030 yılına kadar elektrik talebimiz bugünkünün yaklaşık 2 katı artacak ve 500 TWh seviyelerine yaklaşacak. Bu artışı kesintisiz, sürekli ve farklı kaynaklardan karşılamamız gerekiyor. Nükleer güvenilir, güvenli, sürdürülebilir ve çevreci olması sebebiyle iklim ve mevsim koşullarından bağımsız 7/24 elektrik üretme kapasitesine sahip. Enerji portföyümüzde nükleer santraller gibi baz yük santrallerine yani yüksek verimle çalışan santrallere ihtiyacımız var ki her şart ve koşulda enerji üretimi hiçbir zaman durmasın” şeklinde konuştu.
“Nükleer çalışmalarımızda vazgeçmediğimiz önceliğimiz her zaman güvenlik meselesidir”
Nükleer enerjide güvenlik konusuna vurgu yapan Bakan Dönmez, “Nükleer çalışmalarımızda vazgeçmediğimiz önceliğimiz her zaman güvenlik meselesidir. Nükleer güvenliğe ilişkin denetim faaliyetlerimizi yeni bir yapılanma ile görev verdiğimiz Nükleer Düzenleme Kurumumuz yürütüyor. Sahada yürütülen bütün faaliyetler nükleer güvenlik denetimine tabi olarak ilerliyor. Her bir aşama, her bir malzeme tek tek kontrolden geçiyor. Nükleer santraldeki denetimler öyle sıkı yapılıyor ki raporlanmayan, onay alınmayan hiçbir sürece geçit verilmiyor. Ne zaman ki bütün kriterler tam anlamıyla yerine getirilir o zaman sürecin devamına izin veriliyor. Nükleer güvenliğin kabul edilmiş bütün prensiplerini titizlikle uyguluyoruz. Bu çerçevede, birey ve toplum sağlığı, vatandaşlarımızın refahı ve çevrenin korunması her zaman en temel önceliğimiz olacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin gurur abidesi olacak bu yapıyı kendi insan kaynağımızdan azami ölçüde istifade ederek hayata geçirmek için öğrencilerimizi Rusya’ya nükleer eğitimine gönderdik. 88 mezunumuz iş başı yaptı. 156’sı halen eğitimlerine devam ediyor. 25 öğrencimizi de inşallah bu yıl yüksek lisans için yine Rusya’ya göndereceğiz” diye konuştu.
Çin’e yapılan ziyaret
Çin’e yapılan ziyaret hakkında bilgi veren Bakan Dönmez, “Cumhurbaşkanımızın geçen hafta Çin’e yaptığı resmi ziyarete eşlik ettik. Hem Cumhurbaşkanımız hem de Çin lideri Şi, Türkiye ve Çin arasında nükleer enerji başta olmak üzere enerjinin diğer alanlarında da işbirliğinin artırılmasına vurgu yaptı. Her iki ülkede de bu yönde güçlü bir siyasi irade mevcut. Çin ve Türkiye enerji konularında güçlü bir background, birikim ve tecrübeye sahip. İnanıyorum ki iki ülkenin sinerjisi önemli projelerin ortaya çıkmasında önemli bir itici güç olacak. Kaynak çeşitliliğini artırmak için diğer ülkelerle de ihtiyaç olması ve uygun şartlar oluşması halinde müşterek projelere her zaman açığız. Bugüne kadar hep yapıcı ve tarafların kazandığı bir politika izledik. Türkiye’nin çıkarları, milletimizin refahı neyi gerektiriyorsa bu yönde gerekli adımları atmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.
“10 yılda yenilenebilir enerji kurulu gücümüz yaklaşık yüzde 200 oranında arttı”
Türkiye’nin yenilebilir enerji çalışmaları hakkında bilgi veren Bakan Dönmez, “Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki yüksek performansına burada ayrı bir parantez açmak istiyorum. Son 16 yılda kurulu gücümüzü 2,5 kat artırırken bu üretim artışında en büyük pay yenilenebilir enerji kaynaklarından geldi. Son 10 yılda yenilenebilir enerji kurulu gücümüz yaklaşık yüzde 200 oranında arttı. Yenilenebilir enerji kaynaklı kurulu gücümüzün toplam içindeki payı da yüzde 50’lere yükseldi. Yenilenebilir enerjide YEKA adını verdiğimiz yeni modelle birlikte yenilenebilir enerjide kendimize has, özgün bir hikâye yazdık. Yenilebilir enerjinin her alanında son 10 yılda yüzde 200’lere varan kapasite artışları yaşadık. YEKA’larla birlikte güneş ve rüzgârda dünya rekoru fiyatlarla biner Megavatlık 3 yarışma gerçekleştirdik. Yakın zamanda yeni YEKA’larda gelecek inşallah” ifadelerini kullandı.
“Türkiye için nükleer enerjinin son derece önemli opsiyon olduğunu düşünüyorum”
Türkiye için nükleer enerjinin son derece önemli opsiyon olduğunu aktaran Dr. Fatih Birol, “Türkiye’de nükleerde elektrik üretimi bizim rakamlarımıza göre, kapasite faktörüne bağlı olarak nükleerin üretim maliyetleri diğeriyle ciddi bir anlamda yarışabilecek durumda. Şu andaki fiyatlarla nükleer, üretim maliyetleri açısından rahatlıkla rekabet edebilecek seviyede. İlk veriye baktığınız zaman nükleerin ciddi maliyet açısından oynabileceğini düşünüyorum. Dünyada elektik talebinin çok hızlı şekilde büyüyebileceğini görüyoruz. Çünkü dünyada ekonomi büyüyor. Çin, Hindistan ve Afrika’nın elektrik talebi çok hızlı şekilde büyüyor. Gelişmiş ülkelerde dahi dijitalleşme neticesinde talep hızlı şekilde büyüyor. Uluslararası Enerji Ajansı olarak yenilebilir enerjinin son derece önemli bir rolü olduğunu düşünüyoruz. Ama bu tek cevap değil. Diğer teknolojilere de bakmak gerekir diye düşünüyoruz. Nükleer enerji, iklim değişikliğini azalmak için elimizdeki en önemli opsiyonlardan bir tanesi. Birçok ülkede nükleer santrallerin ekonomik olarak kurulma imkanı hala var. Bunu için önemli olan hükümetlerin doğru iş modelleri geliştirmesi, doğru partnerler ve doğru teknoloji çalışması. Türkiye için nükleer enerjinin son derece önemli opsiyon olduğunu düşünüyorum. Enerjide 70 dışa bağımlıyız’’dedi.