G20 Zirvesi’nde Erdoğan-Trump görüşmesinin Türkiye ekonomisine etkisini değerlendiren Ekonomist Dr. Artuğ Çetin, ’’G20 Zirvesi ekonomiye bir rahatlama getirdi. Aslına bakarsanız risklerin olmadığına yönelik Cumhurbaşkanımızın bir pozisyonlaması oldu’’ dedi.
Ekonomist Dr. Artuğ Çetin, G20 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın heyetlerin de katıldığı görüşmesinin ekonomiye etkisini değerlendirdi. Çetin, G20 Zirvesi ekonomiye bir rahatlama getirdiğini belirtirken, Türkiye’nin Batı – Asya yönündeki pozisyonun netleştirmesinin kurlara ve borsaya bir belli maliyeti olacağını söyledi. Ayrıca Çetin, Stockholm’de düzenlenen Türkiye’yi temsilen katıldığı Para Zirvesi hakkında bilgiler verdi.
’’Son birkaç yıldır Türkiye, Asya kanadına daha çok kayış yapıyor mu? sorusuyla karşılaşıyor’’
Türkiye’nin son birkaç yıldır yaşadığı ekonomik olumsuzlukların nedenine değinen Artuğ Çetin, ’’Konuyu gündelik olay çerçevesinde değil de, geniş açıdan değerlendirmek gerekir. Çünkü Türkiye, 50 yıllık Avrupa Birliği ve NATO geçmişi olan bir ülke. Dünya pozisyonlamasının bunun üzerine kurmuş bir ülke. Son birkaç yıldır Asya kanadına daha çok kayış yapıyor mu? sorusuyla karşılaşıyor. Bugüne kadar ki ticari, finansal, askeri ve siyasi ortaklarımız, tabiri caizse bu soruyu kendi kendilerine sormaya başladılar. Buna Batı diyelim. Bu soru çerçevesinde otomatikman Türkiye’nin fiyatlaması bundan nasibini alıyor. Dolayısıyla bu sorgu döneminde bu fiyatlama ister istemez negatif oluyor. Çünkü nereye gideceği bilinmiyor. Asya ile birlikte olursa belki Türkiye için çok daha iyi olabilir. Bunu ileride göreceğiz. Ama olup olmayacağını da göreceğiz. Dolaysıyla bu zaman zarfında piyasalar gerek kur ayağında gerek borsa ayağında buna reaksiyon gösteriyor. Belirsizlik arttıkça bu reaksiyon artıyor. İster istemez de bu borsada düşüş, kurlarda artış şeklinde kendini gösteriyor’’ dedi.
’’G20 Zirvesi bir ekonomiye rahatlama getirdi’’
G20 Zirvesi’nde Erdoğan-Trump görüşmesinin ekonomiye olan etkisini değerlendiren Çetin,’’Özellikle geçen yıl ABD ile yaşanan gerginlik; bir rahip bahanesiyle yaşanmış olan gerginlik sürecide, kurlar ve borsa belli maliyetler yedi. Bu bizim için aslında öngörü temelidir. Bunu ekonomist olarak böyle görmemiz lazım. Şayet bundan sonraki süreç yani S-400 süreci; daha farklı gerginlik oluşturur ve otomatikman Türkiye’nin bundan sonraki dönemdeki Asya veya bugüne kadar ki pozisyonlaması neyse ona devam edip etmeyeceğini netleştirdiği noktada, bu maliyetlenme yansıma olarak direkt bize gelir. G20 Zirvesi bir rahatlama getirdi. Aslına bakarsanız bu risklerin olmadığına yönelik Cumhurbaşkanımızın bir pozisyonlaması oldu. Buna yönelik de olumlu yansımayı gördük. Umarım bu aynı şekilde kulislerde de devam eder, arkadaki çalışma gruplarında da devam eder. Ekonomimiz geçen yıl ki olayla bütün bu durumu atlatmış, bunu pozitif bir ivmeye çevirmiş olur. Ancak olmaması durumunda ne olur? Geçen yıldan örnekleyelim; Rahip Brunson krizinde gelinen noktalar neydi? Bu kriz Brunson krizden daha önemli mi? ki öyle gözüküyor. O zaman da o noktaların üzerine çıkılacağı aşikar olur’’ şeklinde konuştu.
Ekonomist Dr. Artuğ Çetin, 15 Haziranda İsveç’in başkenti Stockholm’de yapılan Para Zirvesi’nde ülkemizi temsil etmişti. Zirvede nelerin konuşulduğu konusunda bilgi veren Çetin, ’’Beraber çalıştığım ve temsilcisi olduğum Uluslararası Parasal Reform Hareketi kapsamında organize edilen bir zirveydi. Ne yazık ki Türkiye’de gündemde olmayan fakat 2008 krizinden beri dünyanın çok ciddi manada konuştuğu parasal sistem, acaba doğru temeller üzerinde kurulu mu? Yani para, piyasaya doğru bir şekilde sürülüyor ve para doğru bir şekilde üretiliyor mu? 2008’den beri bu konu ciddi bir gündem oluşturuyor. Bununla birlikte Parasal sistem acaba nasıl olmalı? şeklinde sorularda yavaş yavaş uluslararası arenada ciddi anlamda yerini bulmaya başladı. Bizde bunların merkez bankalarının dijital bir para üretmesi üzerine ve bu dijital paranın halka direkt olarak kullanıma sürülmesine yönelik yapılan bir konferansa katıldık. Bu konferans neden İsveç’te yapıldı? Çünkü İsveç Merkez Bankası 2 yıldır kurduğu bir çalışma grubuyla dijital merkez bankası parası üretmeye yönelik bir çalışma üretiyor. Ciddi anlamda özellikle İsveç’te, kamunun parası dediğimiz demir ve banknot paranın kullanımı yüzde 1’lere düşmüş durumdadır. Bu da İsveç Merkez Bankası’nın parasal hacim kontrolünü ortadan kaldırmış durumda. Bunu bildikleri ve gördükleri için böyle bir organizasyona destek verdi. Kendilerinin katılımıyla uluslararası bir çok üyesinin ve hatta eski başkanlarının da katılımıyla ciddi bir organizasyona imza atıldı. Bende Türkiye’yi orada temsil ettim’’ açıklamasında bulundu.