Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi R. Ada Bender, Polikistik Over Sendromunun tedavi edilmediği takdirde birçok hastalığa davetiye çıkardığını belirtti.
Medicana International İstanbul Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi R. Ada Bender, sinir sistemi, hipofiz bezi, yumurtalıklar, böbreküstü bezi ve diğer dokular arasındaki etkileşimlerin bozulmasına bağlı olarak gelişen hormonal bir hastalık olan polikistik over sendromu(PKOS) hakkında bilgi verdi. Dr. Öğretim Üyesi Bender; sendromun Tip 2 diyabet, kalp damar hastalıkları, doğurganlıkta azalma ve kansere de neden olabileceğinden tanı ve tedavisinin önemli hale geldiğini ifade etti.
Dr. Öğretim Üyesi Bender; polikistik over sendromunun düzensiz adet kanamaları, akne, obezite, insülin direnci, erkek tipi tüylenme artışı ve erkek tipi saç dökülmesi gibi bulgularla ortaya çıktığına dikkat çekti. Bender, toplumdaki her 100 kadından 5 ila 10’unda polikistik over sendromu ve komplikasyonlarının görüldüğünü belirtti.
“Depresyon ve duygu durum değişiklikleri sıkça görülmektedir”
Dr. R. Ada Bender, “Bu hastalarda Tip 2 DM, kan yağlarında yükselme, koroner kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, rahim, meme ve yumurtalık kanseri riski normal popülasyona göre anlamlı şekilde artmıştır. Bu hastalarda gebelik oluşursa düşük ve düşük doğum ağırlıklı bebek doğurma riski de normal kadınlara göre daha yüksek bulunmuştur. Depresyon, duygu durum değişikleri ve dikkat eksikliği PKOS’lu hastalarda sıkça karşılaştığımız diğer komplikasyonlardır” dedi.
Polikistik Over Sendromu tedavisi
Hastalığın tedavisinden de bahseden Bender, “Tedavi hastanın mevcut bulgularına yönelik olarak düzenlenir. Her hasta için tedavide ortak ve önemli nokta ise yaşam şeklinin değiştirilmesidir. Hastalarda diyet ve egzersiz, semptomları gidermek ve PKOS’a bağlı oluşacak Tip 2 diyabet, kalp damar hastalıkları, doğurganlıkta azalma ve kanser gibi tehlikeleri önlemek için mutlaka gereklidir” diye konuştu.
“Başarısız diyetler metabolizmaya zarar verir”
PKOS’lu kilo artışı olan hastaların insülin direnci nedeniyle, besinlerden fazla miktarda karbonhidrat alma ihtiyacı hissettiklerini belirten Bender, “Buna da bağlı olarak bu hastaların öykülerinde pek çok başarısız diyet girişimi vardır. Belli bir hedef kiloya ulaşmadan bırakılan diyetler ve kişinin diyet yaparken yiyemediği tüm besinleri pes edip diyeti bırakarak fazlaca tüketmesi daha fazla kilo artışına neden olur. Başarısız diyetlerin tüm bu sonuçları nedeniyle metabolizmaya zarar vermek kaçınılmazdır. Bu nedenle PKOS’da diyet hastanın değil bir diyetisyenin belirlediği şekilde yapılmalıdır. Hazırlanan bu diyete eksiksiz bir şekilde uyum şarttır. Kilo kaybının PKOS’lu hastalarda yumurtalık fonksiyonlarının düzelmesini, insülin seviyesinin düşmesini ve vücutta artan androjen (erkeklik hormonu) yükünün azalmasını sağladığı yapılan “Bilimsel Çalışmalarla” gösterilmiştir. Diyete ek olarak günlük ya da günaşırı yapılan egzersizler de insülin direncini azaltmaktadır. Egzersizde de diyet de olduğu gibi devamlılık önemlidir” sözlerini ifade etti.
“Gebelik isteği tedavi protokolü için önemli bir bilgidir”
Diyet ve egzersize ek tedaviler için hastanın gebelik isteği olup olmamasının önemine de değinen Bender, “Gebelik istemi olmayan hastanın adet düzenini sağlayacak, kilo vermesini kolaylaştıracak, akne ve erkek tipi tüylenme ile saç dökülmesini önleyecek tedaviler Kadın Hastalıkları ve Doğum hekimleri ile birlikte ilgili branşlardaki hekimlerce düzenlenmelidir. Gebelik istemi olması halinde diyet ve egzersize ek olarak PKOS’da bozulan yumurta gelişimi ve yumurtlama fonksiyonu biz Kadın Hastalıkları ve Doğum hekimlerince düzenlenmektedir. Özellikle kilolu hastalarda gebelik istemi halinde birtakım değişikler mevcut olup yumurta büyütmek için artık daha güvenli tedavilere geçiş yapılmaktadır” şeklinde konuştu.