İstanbul Son Dakika

Haberi Paylaş:

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Kornea naklinde bekleme süresi kısalıyor

Organ bağışı bilincinin artması ve teknolojinin ilerlemesiyle Türkiye’de kornea bekleme süreleri minimum üç aya indi.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2018 yılında Türkiye’de 3 bini aşkın nakil yapıldı. Yaşanan teknolojik gelişmeler ve organ bağışı konusundaki bilincin artması da nakil bekleyen hastalar için umut oluyor.
Göz Hastalıkları ve Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Levent Alimgil, gözün açık, ön penceresi olarak adlandırılan korneanın işlevini yerine getirebilmesi için temiz, pürüzsüz ve sağlıklı olması gerektiğini belirterek, “Kornea nakli, zarar görmüş veya hastalıklı bir korneanın, bağışlanan kornea dokusu ile değiştirildiği cerrahi bir prosedür. Kornea nakli görmeyi geri kazandırabilir ve hasarlı veya hastalıklı bir korneanın görünümünü iyileştirebilir” dedi.
Alimgil, Türkiye’de organ bağışının artması ile nakil bekleme sürelerinin kısaldığını, minimum üç aya kadar indiğini dile getirdi. Türkiye’de 23 ilde 41 göz bankasının faaliyet gösterdiğini belirten Alimgil, “Kornea nakli, gelişen teknoloji ve bilinç ile artık daha çok insanın yararlanabildiği bir uygulama. Bu sevindirici bir gelişme. Kornea; göze gelen ışınların ilk olarak içinden geçtiği bir optik yapı ve çok düzgün olması lazım. Bu yapıdaki en ufak bir deformasyon da görme kaybına yol açabilir. Nakil operasyonunda; travma, enfeksiyon kaynaklı ya da bazı dejeneretif hastalıklar nedeniyle zarar görmüş kornealar üzerinde çalışıyoruz. Bu tarz vakalarda kişinin korneasını çıkartıp, donörden alınan korneayı yerleştiriyor ve hastanın yeniden görmesini sağlıyoruz” dedi.
“Uyumsuzluk oranı iki yüzde bir”
Kornea naklinin küçük yaşlarda yapılabileceğini ancak bu durumda doku red reaksiyonu gelişme riskinin yüksek olduğunu anlatan Alimgil, “Çocukluk çağında yapılan operasyonların daha ileri yaşlarda yenilenmesi gerekebilir. Ama yapılan ilk nakil sayesinde göz tembelleşmesini önüne geçilebilir” dedi.
Kornea naklinde uyuşmazlık durumu yaşanmasının da oldukça düşük bir ihtimal olduğunu sözlerine ekleyen Alimgil, “Genel olarak damar içeren nakillerde doku reddi olasılığı daha yüksek. Kornea, damar içermeyen bir yapı olduğu için ihtimal çok daha düşük. Bu olasılık iki yüzde bire kadar iniyor” dedi.
Operasyona ihtiyaç duyulan koşullara da dikkat çeken Alimgil; “Kornea nakli, kornea dokusu zarar görmüş tüm hastalara uygulanabilir. Kişinin kornea nakline ihtiyaç duyduğu durumları ise korneanın dışarı doğru şişmesi (keratokonus), incelmesi veya yaralanma nedeniyle zarar görmesi, yara izi oluşması, kornea ülseri ya da enfeksiyona bağlı kesiflik oluşması, korneanın bulutlanması, Fuchs Distrofisi gibi kalıtsal göz hastalıkları ve daha önceki göz ameliyatlarından kaynaklanan komplikasyonlar olarak tanımlayabiliriz” dedi.
“Ameliyat öncesi kapsamlı tetkik”
Kornea nakli ameliyatından önce hastaların kapsamlı bir göz muayenesinden geçtiğini anlatan Alimgil, “Bu tetkiklerde doktorlar ameliyattan sonra komplikasyonlara neden olabilecek durumları arar. Gözün ölçüleri belirlenerek hangi boyutta donör korneaya ihtiyacınız olacağı saptanır. Akabinde operasyonu yapacak doktor söz konusu hastanenin bağlı olduğu göz bankalarıyla irtibata geçerek eşleşme listesine adınızı yazdırır. Kornealar, belirli merkezi sinir sistemi hastalıkları, enfeksiyonlar veya bilinmeyen bir nedenlerden vefat eden kişilerden alınmaz. Bu koşulların dışında uygunluk sağlandığı takdirde nakil işlemi gerçekleştirilir” dedi.