İstanbul Son Dakika

Haberi Paylaş:

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

“Türkiye’de, her iki evden bir tanesinin depreme karşı sigortası var”

DASK Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, DASK’ta şu anda yaklaşık yüzde 51 sigortalık oranına ulaşıldığını belirtirken, Türkiye’de, her iki evden bir tanesinin depreme karşı sigortası olduğunu söyledi. Kayacı ayrıca İstanbul da yüzde 60’lara yakın bir sigortalılık oranı bulunduğunu açıkladı.

Türkiye’de, depreme dayanıklı bina bilincini artırmak amacıyla DASK tarafından bu yıl 5’incisi düzenlenen Depreme Dayanıklı Bina Tasarımı Yarışması’nda üç gün sürecek final heyecanı başladı. Yarışmaya 47 üniversiteden 75 takımın başvurduğu belirtildi. Elemeleri geçen 24 takıma ait bina model maketleri, İstanbul Osmanlı Arşivleri Kağıthane Binası’nda yapılan finalde depremi simüle eden sarsma masasında test edildi. DASK Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı ve Yarışma Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erdik konu hakkında açıklamalarda bulundu.

’’Toplam poliçe sayımız 9 milyonu aşmış durumda’’
Türkiye’de sigortalılık konusunda bilgilendirme yapan Murat Kayacı, ’’Genel itibari ile bakıldığımızda, şu anda yaklaşık yüzde 51 sigortalık oranına ulaştık. Toplam poliçe sayımız 9 milyonu aşmış durumda. Sistem uygulamaya girmeden önce, 1999 depremi tarihi itibari ile baktığımız da yaklaşık 500 bin sigortalı konut varken, şu anda 9 milyonu aşmış durumda. Türkiye de her iki evden bir tanesinin depreme karşı deprem sigortasının olduğunu söyleyebiliriz. Daha önceden deprem geçirmiş, daha önceden deprem felaketi ile karşılaşmış bölgelerde sigortalılık oranının daha yüksek olduğunu söyleyebiliyoruz. Marmara bölgesi de bu açıdan baktığımız Türkiye de yüksek sigortalılık oranına sahip. İstanbul da yüzde 60’lara yakın bir sigortalılık oranı bulunmakta’’ dedi.

Yarışmanın bu yıl 5’incisini düzenlediklerini dile getiren Kayacı, ’’Depreme Dayanıklı Bina Tasarım Yarışması’nın amacı, isminden de anlaşılacağı üzerine depreme dayanıklı binaları tasarım etmeye yönelik. Bu konuda öğrencilerimizin bilgi birikintilerini arttırabilmek, onları teori bilgilerini pratiğe dönüştürebilmek, bu vesileyle de toplumda depreme karşı bilinci artırabilmeyi amaçlandırıyoruz’’ şeklinde konuştu.

’’Türkiye’de yapılar çok büyük farklılıklar gösteriyor’’
Türkiye’de yapılar çok büyük farklılıklar gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Erdik, ’’Çok büyük varyasyonlar var. Çok iyi ve çok kötü yapılar var. Bu doğrudan doğruya deprem şartnamesine uyumla ilgili bir konu. Bizim için iyi yapı; deprem şartnamesine uygun olarak yapılan yapıdır. Usta elinden çıkmış, mühendislik hizmeti görmemiş yapılarımız da çok. Zamanla bu yapıların azalacağını ve deprem şartnamesine uygun yapılar haline geleceğini tahmin ediyoruz. İstanbul’daki yapılar, Türkiye’nin geline çok farklı değil. Özellikle 1999 depreminden sonra İstanbul’da yapılarda çok büyük iyileşme oldu. Sebepleri değişik. Bir tanesi halkın bilincinin artması, ikincisi o dönemde enflasyon düştüğü için depremden sonra büyük yatırımcıların devreye girip büyük sitelere imza atması. Kat karşılığın fazla bir uygulama olmaması. 2000 yılı sonrası İstanbul’daki yapıların daha iyi olduğuna eminim. Geçmişten kalan bir stokta var. Onlarında peyderpey elden geçmesi gerekiyor’’ açıklamasında bulundu.

Yapıların depreme dayanıklı olması için yapılması gerekenler
Yapıların depreme dayanıklı olması için neler yapılması gerektiği konusunda bilgilendirme yapan Prof. Erdik, ’’Bir kaç tane şartı var. Bunlardan bir tanesi; projelendirmenin yetkin bir mühendislik ya da mühendislik firması tarafından ve mevcut şartnamelere uygun olarak yapılması gerekiyor. İkincisi; yine yetkin bir müteahhitlik firması tarafından fenni usullere uygun olarak inşa edilmesi gerekir. Üçüncüsü; denetimin yapılması gerekir. Gerek proje aşamasında gerek inşaat aşamasında denetimin sağlanması gerekir. Bina da neticede üretilmiş bir maldır. Bu şartlara uygun yapıldığı takdirde istediğimiz deprem güvencesinin performansına sahip bir yapı elde etmiş oluruz. 1999’dan sonra Türkiye’deki yapıların deprem yönetmeliğine uygun olarak yapıldığını tahmin ediyorum. Büyük bir çoğunluğunun olduğuna eminim. Geçmiş bina stokuna göre çok daha iyi olduklarına eminim’’ diye konuştu.

Yarışma da nelere dikkat ettiklerini belirten Prof. Dr. Erdik, ’’Yarışmada iki tane unsura dikkat ediyoruz. Bir tanesi bizim için önemli olan; öğrencilerin daha önceden maketini yaptıkları yapının maruz kalacağı deprem hareketini veriyoruz. Deprem hareketi karşısında yapının davranışını tahmin yeteneğine sahip olmalılar. Tahmin sonuçlarıyla deneyde ölçülen sonuçları karşılaştırıyoruz. Bizim için önemli olan budur. İyi bir mühendisin yapısının depremde göstereceği davranışı tahmin etmesi ve tasarımını ona göre yapmasıdır. Türkiye’de gerek deprem mühendisliği gerek inşaat mühendisliği olsun büyük gelişmeler gösteriyor. Yetişmiş mühendislik ve mimarlık ekibiyle deprem, yakın vadede problem olmaktan çıkacaktır’’ dedi.

Birinci olan takım üniversitesine laboratuvar teçhizatı kazandıracak
Deprem testinden yıkılmadan geçen model maketlerinin, deprem performansı, ekonomik puanlama ve estetik puanlama kriterlerine de tabi tutulacak. Yarışmanın kazananıysa fayda-maliyet hesabı sonucunda bulunacak en yüksek toplam yıllık kazancı elde eden takım olacak. Ödül töreni 9 Nisan’da Osmanlı Arşivleri Kağıthane Binası’nda yapılacak. Yarışmada birinci olan üniversite laboratuvar teçhizatı için 50 bin TL değerinde para ödülünün sahibi olacak. İlk üçe giren takımlara da para ödülleri sunulacak. 9 Nisan’daki törende ayrıca En İyi Mimari Özel Ödülü, En İyi Deprem Performansı Özel Ödülü, En İyi İletişim Becerisi ve Sunum Ödülü ve Yarışma Ruhu Ödülü gibi özel ödüller de sahiplerini bulacak.