İstanbul Son Dakika

Haberi Paylaş:

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Uzmanlar artık üç değil iki öğün öneriyor

Şehir hayatı ve gelişen teknoloji insanları hareketsiz kıldığından ana öğün sayısının üçten en az ikiye indirilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Muhsin Öztürk, aynı zamanda ara öğünlerin de olmamasını tavsiye etti.
Sağlıklı beslenmek ve kilo vermek isteyenlere verilen tavsiyelerin başında “sık ve az beslenmek” geliyor. 3 ana öğünün yanı sıra ara öğünler de işin içine girince gün içerisinde öğün sayısı altıya kadar çıkıyor. Özellikle sağlıklı beslenme adı altında uygulanan bu beslenme şekli herkes tarafından benimsenirken, son zamanlarda beslenme uzmanları tarafından tavsiye edilen ve oruca benzer bir düzene sahip olan beslenme şekilleri ortaya çıkmaya başladı. Bu beslenme şekli ile uzun süre aç kalınması ve öğün sayısının azaltılması ile birlikte vücudun dinlenmesi, kendini onarması ve kalorilerin yakılması amaçlanıyor.

Şehir hayatı ile birlikte beslenme şekli de değişmeli
Hangi beslenme şeklinin günümüz insanları için daha ideal olduğuna ve nasıl uygulanması gerektiğine dair açıklamalarda bulunan İstanbul Esenyurt Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Dr. Muhsin Öztürk, bu noktada şehir hayatı yaşayan insanların hareketsiz kaldığına ve o yüzden de beslenme şeklinin değişmesi gerektiğine vurgu yaptı. Hareketsiz yaşam ile birlikte öğün sayısının indirilmesi ve hatta iki öğün arasında da uzun bir süre geçmesi gerektiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Öztürk, “Özel, kronik bir hastalığımız ve hekim tavsiyemiz yoksa biz beslenme uzmanları olarak günde iki öğünü tavsiye ediyoruz. Çünkü artık şehir hayatında yaşayan insanlar olarak fazla enerji tüketmiyoruz. Günlük hayatta yaptığımız işlerin çoğunu oturarak yapıyoruz. Her şey elimizin altında ve otomatik oldu. Sonuç olarak da hareketsizlik beraberinde geldi. Bu yüzden öğünlerimizi aza indirmemiz gerekiyor” dedi.

“Ara öğün olmaması lazım”
İki öğün arasında herhangi bir şey yenmemesi ve sıvı tüketimine dikkat edilmesi ile ilgili de bilgilendirmelerde bulunan Öztürk, “Bu uygulamada öğünler arasında uzun süre geçmesi gerekiyor. Yine aynı zamanda iki öğün arasında da atıştırma olmaması lazım. Öğünlerinde az yiyen insanlar bir saat sonra acıkınca genellikle kan şekerini yükselten gıdalar tüketiyor. Bu çok tehlikeli. İki öğün arası hiçbir şey yemeden en az beş saat olması lazım. Bu iki öğünlük uygulamada tabii ki de sıvı alımına çok dikkat etmemiz gerekiyor ve gün içerisinde su tüketimini de yaymalıyız. Mesela sabah kalkar kalkmaz, yemekten biraz önce ve sonra, en son olarak da yatmadan önce gibi” şeklinde konuştu.

İki öğün günün hangi saatlerinde olmalı?
Uygulanacak olan iki öğünün de hangi saatlerde uygulanması gerektiğine değinen Öztürk, “Bir kere kahvaltıyı kaçırmamamız ve iyi yapmamız gerekiyor. Diğer öğün ile ilgili de uzmanlar genellikle 19.00 ile 20.00 saatleri arasını uygun görüyor. Kahvaltımız sabah 07.00 ile 09.00 arasında değişebilir. Gün içerisindeki öğünlerimizi bu saatlere bölüp iki öğünü uygulamakta fayda var. İki öğün arasında sıvı tüketimini de ihmal etmiyoruz. Sıvı tüketimi derken tabii ki de öncelikli olarak su başı çekecek şekilde bir fincan olmak kaydıyla şekersiz çay ve kahve, soda, ayran, şalgam suyu gibi içecekler de bu arada tüketilebilir” ifadelerini kullandı.

Egzersiz ve hareket şart
Sadece beslenme şeklinin değil bunların yanı sıra hem sağlıklı hem de fit olmak için egzersiz yapmanın şart olduğuna değinen Öztürk, “Beslenmemin yanında kesinlikle hareket ve egzersizi de öneriyoruz. Bilimsel çalışmalar sadece hareketsiz yaşam sürdüklerinden dolayı insanların öldüğünü söylüyor. Günlük hayatta doğal olarak iş amaçlı yaptığımız hareketler egzersiz olarak sayılmıyor. Özel olarak ritmik yürüyüşler, spor salonunda veya açık havada yapılan hareketler, evimizde basit bir şekilde onar dakika yaptığımız kültürfizik hareketlerini hiç olmazsa düzenli olarak yapmalıyız ki gerçekleştirdiğimiz doğru beslenme düzeni bir anlam taşısın” diyerek sözlerini sonlandırdı.